Osmanlıcılık nedir?

Osmanlıcılık düşüncesinin amacı nedir? Kısaca Osmanlıcılık düşüncesi nedir?

Osmanlıcılık, veya Osmanlıcılık akımı / fikir akımı Osmanlı İmparatorluğu içindeki tüm etnik grupların (ulusların), etnik  duygularının  üzerinde  bir  "Osmanlılık"  duygusunu yaratmak ve Osmanlı İmparatorluğu'nun çıkarları yönünde çabalamayı özendirmek amaçlarına yönelik bir düşünce akımıdır.

Kısaca Osmanlıcılık veya Osmanlıcılık akımı nedir?

Osmanlı İmparatorluğu'nun yüceltilmesinin, kendilerinin de yücelmesi olacağı inancının yerleştirilmesi çabası, bu düşünce akımının bir başka görüntüsü olmaktadır. Tüm etnik grupların böylesine bir duygu çerçevesinde birleşmeleri, imparatorluğun iç sarsıntılarını yavaşlatabileceği gibi, dışardan gelen baskıların da önemli ölçüde hafiflemesine yol açabilecekti.  Osmanlıcılık  düşüncesinin ortaya  atıldığı  zaman, (Osmanlıcılık düşüncesi fikir akımı vuku bulduğu zaman)  imparatorluk içindeki değişik etnik grupların, dış destek de sağlamış bir biçimde, ulusal devletlerini oluşturmak çabası içinde olduklarını anımsamakta yarar vardır.

Osmanlıcılık, Tanzimat'tan sonra egemen  bir  siyasal  düşünce  olarak ortaya çıktı. Bu dönemin Osmanlı İmparatorluğu yöneticileri, imparatorluk içindeki tüm etnik gruplara eşit haklar tanınmasının azınlık düşüncelerini ortadan kaldıracağını ve bunların kendi ulusal devletlerini kurma çabalarından uzaklaşacaklarını sanıyorlardı. Oysa bu çabaların ardında çok başka nedenler vardı.

Aslında  bu dönemde,  Osmanlıcılığı savunan Osmanlı devlet adamlarının bu savunularını sistematik bir biçimde  yaptıklarını  söylememiz mümkün  değildir.  Ancak  sistematik olmamasına  karşın  yaygın  bir savunudan söz edilebilir.  Yeni  Osmanlılar ve Jön Türkler,  pek  çok  konuda birbirlerinden farklı düşünmelerine karşın, tümünün Osmanlıcılık konusunda fikir birliği  içinde  olduğunu  görüyoruz.  Osmanlıcılığın  temel  sloganı olarak adlandırabileceğimiz  İttihad-ı  Anasır (Ulusların  Birliği)  düşüncesine  azınlık uluslar dışında  hiçbir aydın karşı çıkmamaktaydı.  Fakat azınlık  ulusların aydınlarının  buna karşı çıkışlarını anlamamız  mümkündür.  Zira,  Osmanlı İmparatorluğu'nun  iç otoritesinin zayıflaması ve dış ilişkilerinin durumu bir yana 19. yüzyıl "ulusçuluk yüzyılı" idi.

Tanzimatın devlet adamlarında olduğu gibi Jön Türkler  arasında  da, imparatorluğun durumunu  2.  Abdülhamid'in politikasıyla açıklama eğilimi vardı.  Gerçekten  Rusya'nın Balkanlar politikasına  karşılık  "Panislamizm" politikası izleyen 2.  Abdülhamid'in bu tutumu,  imparatorluk  içinde  yaşayan farklı etnik grupların arasını açtığı için eleştiriyorlar ve getirmeye çabaladıkları eşitlikçi düzenle bu gidişin engellenebileceğini ve  çöküşün durdurulabileceğini düşünüyorlardı. Ancak Jön Türklerin  bu düşüncelerinin fazla  gerçekçi  olmadığı  Balkanlar'daki gerilla  çalışmalarının her türlü  eşitlikçi  adımlara karşın tüm  hızıyla sürmesinden anlamak kolaydır.

Fakat tüm bu olumsuz gelişmelere karşın imparatorluk aydınları, elde kalan toprakları için Osmanlıcılık düşüncesini işlemeye ve etkin  kılmaya çabalıyorlardı. Dahası, diğer düşünce akımlarının savunucuları da Osmanlıcılık konusunu tartışıyorlardı. Örneğin İslamcılar, Osmanlıcılığın gerekli bir politika olduğunu savunurken Batıcılar Türkçülerin bu alandaki olumsuz düşüncelerini eleştiriyor.

Osmanlıcılığa karşı çıkan Türkçüler ise  bu politikanın gerçekçi olmadığını ve imparatorluğun güçsüz kalmasına yol açacağını ileri sürüyorlardı.

Balkan Harbi'ndeki  büyük  bozgun ve  Müslüman olmayan ulusların hemen hemen tümünün imparatorluktan kopması Osmanlıcılık akımının da sonu oldu.

Osmanlıcılığın siyasal yaşamdaki örgütlenmesine göz attığımız zaman, düşünce alanındaki yaygınlığın burada da olduğunu görüyoruz. Gerçekten, Osmanlıcılık Tanzimat'tan Balkan Savaşları'nın sonuna dek geçen süre içinde  Osmanlı  yöneticilerinin  üzerinde  anlaşabildikleri  düşüncelerin  başında gelmektedir. İttihat ve Terakki dahil bu dönemdeki tüm büyük siyasal part ilerin Osmanlıcılığı savunduğunu görmekteyiz. İttihat ve Terakki'nin Osmanlıcılıktan uzaklaşarak Türkçülüğe doğru yönelmesi Balkan Savaşı'nın yitirilmesinden sonra olacaktır.

Muhalefet ve bunun baş temsilcisi Hürriyet ve İtilaf Partisi de bu politikayı içtenlikle benimsemişti. Fakat  1918 sonrasında iktidara geldikleri zaman bile  bu politika yönünde  bir çaba gösteremediler.  Zira  Osmanlıcılığın maddi temelleri kalmamıştı.

Ulusal Savaş sırasında ve Cumhuriyet döneminde Ankara' da Osmanlıcılık  konusunun  bir daha canlanmadığını  görüyoruz.  Zira  artık  özellikle Cumhuriyet'in ilanı ile birlikte Osmanlı İmparatorluğu'yla ilgili ne varsa tümüyle ve kaçınılmaz bir biçimde unutulmaya çabalanıyordu.  Kaldı  ki,  artık oldukça türdeş bir toplumdan söz etmek de mümkündü.

Fakat Atatürk ulusçuluğun ilginç bir biçimde, Osmanlıcılık düşüncesinin izlerini de taşıdığını söyleyebiliriz. Zira Atatürk ulusçuluğu temel olarak "Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan ve kendini Türk sayan herkesi" Türk olarak kabul eder ve toprak temeline dayanan bir ulusçuluk güderek, Anadolu'da yaşamış olan tüm uygarlıkların mirasçısı olduğunu savunur. İşte bu anlayışla, tüm tebayı Osmanlıcılık potasında eritmek isteyen anlayış arasında  büyük bir benzerlik vardır.

Netice itibariyle Osmanlıcılık nedir? Osmanlıcılık akımı ve fikir adamlarını kısaca ama genel hatlarıyla izah etmeye gayret gösterdik.

Osmanlıcılık nedir?
Bazen kendimi sizlere anlatacağım; çoğu zaman da dil öğrenmeye dair bildiklerimi, tecrübe ettiklerimi ve daha öğreneceğim birçok şeyi sizlerle paylaşacağım.

1 yorum

  1. Osmanlı fikir akımlarından bir tanesini açıklamışsınız keşke diğerlerini de açıklasanız

    YanıtlaSil

Ad

E-posta *

Mesaj *