|
Cumhuriyet Sonrası Eğitim |
1920-1960 Arası Eğitim Faliyetleri
Osmanlı Devletinin gerilme nedenlerinden biride eğitim öğretim faaliyetlerin yetersizliği ve yüzyıllar boyu ihmal edilmesidir. Osmanlı İmparatorluğunda 19.yy ortalarına yani reform hareketlerine kadar iki çeşit okul, saray ve halk mektepler bulunmaktadır.
Bunların başını Sibyan Mektepleri Medreseler ve Enderun Mektebi almıştır. Tanzimat’ın ilanı ile Ä°ptidai, Rüştiye ve Ä°dadi isimleri ile ilk, orta ve yükseköğretim adı altında üç basamaÄŸa ayrılmıştır.
Bu durum ikiliğe neden olmuştur yetişenler arasında medreseli mektepli tartışmasına neden olmuştur. Birinci Dünya Savaşı ve Milliği Mücadele bu durum iyice kötüye gitmiştir.
Atatürk’ün EÄŸitime Bakış Açısı
Mustafa Kemal eÄŸitime iliÅŸkin görüşlerini sistemli olarak ilk kez 1921’de Ankara’da yapılan Maarif Kongresi’ni açarken ortaya koymuÅŸtur.
Eğitim Alanında Yapılan İnkılaplar
Eğitim ve öğretim faaliyetlerinin çağdaş bir düzeye erişmesi için pek çok inkılâp yapılmıştır. Bunların arasında eğitimdeki düzensizliğe son verecek Tevhid-i Tedrisat Kanunu ilk önemli aşamalardan biridir.
Tevhid-i Tedrisat Kanunu yürürlüğe girmesi ile ülkedeki bütün eğitim ve öğretim kurumları; mahalle mektepleri, medreseler, idâdiler, sultâniler, yabancı dilde eğitim veren kolej ve azınlık okulları Maârif Vekâletine bağlanmıştır
Aynı zamanda medreseler kapatılmak suretiyle eğitimdeki ikilik de ortadan kalkmıştır.
Artık millî bir karakter alan Türk millî eÄŸitiminde, yabancı okulların iÅŸleyiÅŸi de düzenlemiÅŸtir. MEB’e baÄŸlanan bu okullara gönderilen genelge ile Türkçe, Tarih ve CoÄŸrafya derslerinin Türkçe okutulması istenmiÅŸ ve din propagandası yasaklanmıştır.
Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun uygulanması için “Maârif TeÅŸkilatı Hakkında Kanun” kabul edilmiÅŸtir.
Eğitim ve öğretimin parasız ve herkese verilmesi kararlaştırılmıştır.
EÄŸitimin tüm halka eÅŸit olarak verilebilmesi için gerçekleÅŸtirilen inkılâp hareketlerinden bir diÄŸeri de Harf Ä°nkılâbı’dır.( 1 kasım 1928 )
Harf Ä°nkilabı ile birlikte dil meselesinin çözümü amacıyla atılan ilk adım sadece alfabeyle ilgilenecek ilk Dil Encümeni’nin kurulması olmuÅŸtur.
Ayrıca 1 Ocak 1929 tarihinde Millet Mektepleri açılması suretiyle Halka ücretsiz okuma yazma öğretilmiştir.
Eğitime katkı olması babında Türk Ocakları, Halkevleri ve Halkodaları da okuma yazma kursları düzenlemiştir.
Tevhid-i Tedrisat, Türk harflerinin kabulü ve Millet Mekteplerinden sonraki aşama temelinde yine millî vasıflar taşıyan tarih ve dil çalışmaları olmuştur.
1930’da yapılan Türk Ocakları Kurultayında Türk tarihi ve uygarlığının bilimsel olarak incelenmesi amacıyla bir “Türk Tarih Heyeti”nin kurulması kararlaÅŸtırılmıştır. Alınan kararlar sonucu 15 Nisan 1931 tarihinde TÃœRK TARÄ°H KURUMU kurulmuÅŸtur.
Eğitim alanında yapılan diğer bir yenilik ise Türk dil kurumunun kurulması olayıdır. Bu yeniliğin devamı olarak Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi açılması ile sürdürülmüştür.
Atatürk’ün eÄŸitim politikasında izlenecek yol ile ilgili olarak üzerinde durduÄŸu diÄŸer nokta, yabancı ülkelerden Türkiye’ye eÄŸitim uzmanı ve öğretim üyesi getirilmesi olduÄŸu kadar yabancı ülkelere Türk öğrencilerin gönderilmesi olmuÅŸtur.
1924’te çıkarılan yasa gereÄŸince ilk olarak 1927-1928 eÄŸitim öğretim yılında sekiz deÄŸiÅŸik ülkeye toplam 42 öğrenci gönderilmiÅŸtir.
Atatürk döneminde kültür sahasında gerçekleştirilen çalışmalardan biride Halkevleri olmuştur.
Halkın eğitim ve kültür işleriyle ilgilenen bu kurum çalışmalarını dokuz kolda yürütmüştür. Bunlar: Dil-Edebiyat-Tarih, Temsil, Güzel Sanatlar, Spor, Sosyal Yardım, Halk Dershaneleri ve Kursları, Kütüphane ve Yayın, Müzecilik ve Sergileme, Köycülüktür.
Kurumun köylerdeki devamı olarak Halk Odaları kurulmuştur.
1926-1927 eğitim-öğretim döneminden itibaren ortaöğretimde yatılı olmayan öğrencilerden ücret alınmamaya başlamış ve ortaöğretimde karma eğitim uygulanması başlamıştır.
Arapça ve Farsça dersler kaldırılırken Türkçe ve edebiyat gibi derslere daha fazla yer verilmiş, liselerde ilk defa Sosyoloji dersi okutulmaya başlanmıştır.
Maârif Vekâleti tarafından, çavuşlardan, eğitmenlerden, ehliyet namelilerden, üniversite ve lise ara sınıflarından ayrılanlardan ve çeşitli meslek grubundan olan kişilere, düzenlenen sınav ve kurslar ile öğretmenlik hakkı tanımıştır. Bu yeni öğretmenler sadece okulda ders vermekle kalmayacak, halkı cehaletten kurtarıp iş ve meslek öğretecek, konferanslar, oyunlar, kurslar, müsamereler ve kurslar düzenleyecekti.
Cumhuriyet’le birlikte millî, laik ve demokratik bir eÄŸitim yapılanması kurulmuÅŸtur.
Atatürk’ün eÄŸitime dair görüşleri çerçevesinde gerçekleÅŸen eÄŸitim hamleleri toplumun temel ihtiyaçlarını gidermiÅŸtir. Aynı zamanda modern, yaygın, disiplinli, parasız, karma ve çaÄŸdaÅŸ olan eÄŸitim ilkeleri sayesinde, eÄŸitimin nicelik ve nitelik yönünden geliÅŸmesi saÄŸlanmıştır.
Eğitim- sağlanan öğretimde sağlanan birlikten ve eğitim işlerinin tamamen devletin kontrolü altına alınmasından sonra çıkarılan yeni kanun ve yönetmeliklerle yeni bir eğitim sistemi oluşturulmuştur.
Harf İnkılâbı, Türk tarihi ve diline yönelik çalışmalar, açılan ilk, orta ve yükseköğretim kurumları, yabancı uzmanların faaliyetleri ve fedakâr Anadolu insanının eğitime olan isteği sayesinde on beş yıllık kısa bir süre içinde Türkiye kalkınan ve çağdaş bir eğitime kavuşmaya başlayan bir ülke olmuştur.
1938’e gelindiÄŸinde, eÄŸitimin ilk, orta ve yükseköğretim seviyesinde sayısal olarak da önemli geliÅŸmeler kaydedilmiÅŸtir. EÄŸitim kurumları Cumhuriyet öncesiyle mukayese edilemeyecek ölçüde ülkenin hemen her noktasında yeniden oluÅŸturulmuÅŸtur.
Okuma-yazma seferberliği ile birlikte yürütülen okullaşma hamleleri, bu okullarda öğrenim görecek öğrencilerin sayısını önemli ölçüde artırmıştır. Ayrıca okulların ihtiyacı olan öğretmenler kısa süre içinde öğretmen yetiştiren kurumlardan mezun olarak mevcut eğitim ordusuna katılmıştır.
Atatürk döneminde eğitimde gerçekleşen bu nitelik ve niceliksel gelişmelerin tesadüfî olmadığı açıktır. Gayet planlı, programlı ve emin adımlarla yürütülen çağdaş eğitim gelişmelerinin bir takım ilkelere haiz olduğu görülmektedir.